Perşembe, Mayıs 1, 2008 - ENGELLİ VATANDAŞLARIMIZIN ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUNLARI ENGELLİ VATANDAŞLARIMIZIN ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUNLARI Ulaşım, Fiziksel Çevre ve Konut Engellilerin topluma katılmalarının önündeki en büyük engellerden biri de ulaşım, fiziksel çevre ve konut sorunudur. Engellilerin içinde yaşadıkları fiziksel çevre, sahip oldukları fiziksel işlev bozuklukları/yetersizlikleri ve bunun yol açtığı sınırlamalar yüzünden büyük önem taşımaktadır. Eğitim konusunda belirttiğimiz gibi, toplumu tasarlarken, bir toplum modeli ortaya koyarken, içinde yaşanılan fiziksel çevreyi de o toplumun içinde yaşayan herkesi düşünerek tasarlamak gerekir. Yaşanılan konuttan tüm kamusal yaşam alanlarına, ve ulaşım araçlarına kadar tüm çevresel unsurların engellilerin özellikleri ve gereksinimleri dikkate alınarak tasarlanmadığı bir gerçektir. Yollar, kaldırımlar, kamu binaları, parklar ve bahçeler, okullar, içinde yaşanılan konutlar, ulaşım araçları ve bunun gibi daha bir çok fiziksel çevre unsuru, engellilerin topluma katılmasının önünde ciddi birer engel oluşturmaktadır. Böylece sahip olduğu engeli nedeniyle hareket yeteneği sınırlanmış insanların bu ve benzeri sebeplerle yaşadıkları sınırlama daha da pekişmektedir. Bunun anlamı Hareket yeteneği sınırlanan bireyin toplumsal yaşamdan dışlanmasıdır. Oysa bütün bunlar, engellilerin topluma katılmasını, toplumla bütünleşmesini kolaylaştıracak bir biçimde tasarlanabilir ve geliştirilebilir (9). Standart Kuralların eşit katılım için hedef seçtiği alanlardan ilki "ulaşılabilme" (kural 5) konusudur. Bu anlamda fiziksel çevre koşullarının engellilerin yaşamını kolaylaştıracak şekilde düzenlenmesi, eşit katılım açısından yaşamsal değerde kabul edilmektedir. Fiziksel çevrenin yapılandırılmasında sorumlu kişi ve kuruluşların engelli kişiler konusunda bilgili, bilinçli ve duyarlı davranmaları sağlanmalıdır. Bu amaçla fiziksel çevrenin tasarlanması ve yapılandırılması süreçlerinde engellilerin, ailelerinin ve örgütlerinin katılımı konusu büyük önem taşımaktadır. Rehabilitasyon: Rehabilitasyon ve araç-gereç gereksiniminin yeterince karşılanamaması da engellilerin toplumla bütünleştirilmesinin önündeki en büyük engellerden birisidir. Bilindiği gibi rehabilitasyon çok genel olarak, yitirilen bir yeteneğin yeniden kazandırılması, yerine başka bir yeteneğin 'ikame edilmesi" (1; 7) demektir. Her hangi bir sebeple engelli hale gelen birey önceden var olan işini artık yapamıyorsa ya o işi yapabilmek için "yeniden yeteneklendirilmesi = rehabilite edilmesi" gerekmektedir ya da bu İşi yapmak artık olanaklı değilse, yapabileceği yeni bir iş için beceri kazanması (eğitilmesi) gerekmektedir. Böyle bir rehabilitasyon sürecinden geçmemiş olan birey, topluma ve içinde yaşadığı aileye yük olmaktan kurtulamayacaktır. Engellilerin engelleriyle bağlantılı bir eğitim ve rehabilitasyon olanağından yararlanması, onları toplumsal yaşamla bütünleştiren en önemli etkendir. Oysa bu gün, ülkelerin gelişmişlik düzeylerine göre az çok fark etse de, engellilerin ezici bir çoğunluğu bu olanaklardan yararlanamamaktadır. Standart kurallara göre (Kural 3) engelliler için geliştirilecek rehabilitasyon programlarına katılım konusunda da eşitlik ilkesi en önemli rehber durumundadır. Programlar engellilerin, ailelerinin ve örgütlenmelerinin katılımı ile geliştirilmeli; nitelik ve nicelik yönden engellilerin gereksinimlerini karşılayacak yeterlikte olmasına özen gösterilmelidir. Eşitlik ilkesi gereği, birden çok özürü bulunanlar ihmal edilmemelidir. Rehabilitasyon programının kapsamında eğitim, danışmanlık, bireysel kapasitenin arttırılması, değerlendirme, rehberlik gibi konular yer almaktadır. Hedef kitlesi ise engellilerin yanı sıra aileleri, ilgili kuruluşların çalışanları, toplum, ilgili meslek elemanları ve medya yer almaktadır. Uygulanan rehabilitasyon programlarının değerlendirilmesinde engellilerin, ailelerinin ve örgütlerinin görüşlerine Önem verilmelidir. Ayrıca her engel kümesinde yer alan bireylerin gereksinim duydukları kimi araç gereçler vardır ki bunlar engelliler için son derece önemlidir, yaşamlarının adeta bir parçası gibidir. Bu araç gereçler engellinin hareket yeteneğini artırıcı özelliklere sahiptir. Bu da toplumla daha çok bütünleşme demektir. Yoksulluk ve işsizliğin en yaygın olduğu toplumsal kesimin engelliler olduğu düşünülürse, özellikle sosyal güvenlik ve sosyal refah hizmetlerinin yetersiz olduğu ülkelerde engellinin bu tip araç gereçlere kolaylıkla ulaşması beklenemez. Az Önce verilen örnekte olduğu gibi belirli oranda görme engeli olan bir insanın bir gözlük desteği ile bu sorununu çözülecekse ya da yürüme güçlüğü çeken bir insana sağladığınız bir araçla (bir koltuk değneği veya tekerlekli sandalye ile) onun hayatı önemli ölçüde kolaylaşacaksa, böylece engelli karşı karşıya olduğu sınırlanmanın, kısıtlılığın dışına çıkabilecekse, bu onun İçin vazgeçilmez bir şeydir. Bu sağlanamadığında engellinin topluma katılmasının önünde ciddi bir engel oluşmuş demektir. Engellilerin onurlu bir yaşam sürebilmeleri için kendi kendilerine yeten bireyler olmalarının önemine değinilmişti. Bu bağlamda kamusal yardımlardan yararlanmak konusunda tam bir eşitlik olmalıdır. Engellilere gereksinim duydukları araçlar, ücretsiz ya da çok ucuza verilmelidir. Engellilerin gereksinim duydukları özel araçların geliştirilmesi konusunda AR-GE araştırmalarının desteklenmesi, araçların üretimi ve ithalinde kolaylıklar sağlanması gerekir. En önemlisi engellilerin bu araçlara kolaylıkla, ulaşabilir olması sağlanmalıdır. Bu araçların üretimi ve dağıtımında tüm engel kümelerinin ve her engelli bireyin gereksinimleri özel olarak dikkate alınmalıdır. Engellilerin yaşamlarını kolaylaştırmak üzere tasarlanmış bu araçlar, onların toplumsal yaşama katılmalarını maksimize edecektir. Engellinin Aile Yaşamı / Özel Yaşamı Topluma katılma, toplumla bütünleşme konusunda bir başka güçlük de, engellinin aile yaşamı / öze! yaşamıyla ilgili olarak ortaya çıkmaktadır. Fiziksel işlevlerindeki bozulma ya da bazı eksiklikler nedeniyle engellinin hareket yeteneği sınırlanınca, bu, onun özel yaşamına da bazı kısıtlamalar getirmektedir. Hatta sosyal hizmet kurumlarda sürekli bakım ve koruma altında olan engelliler için adeta özel yaşam yok denebilecek kadar azdır. Engelliye ait bir mekanın yokluğu ve kimi etkinliklerin (cinsel yaşam gibi) yasaklanması (13) gibi pek çok sınırlama özel yaşamı ortadan kaldırmaktadır. Ayrıca engellilerin evlenmeleri ve aile kurmaları da diğer insanlara oranla daha güçtür; bu da onların toplumla bütünleşmelerini önemli ölçüde engellemektedir (2). Gerek aile ortamında gerekse kurum yaşamında olsun, engelliler, özel bakım ve gereksinim kümesi oldukları için ya da başka zorlayıcı sebeplerle daha çok ihmal istismar kurbanı olmaktadırlar. Standart Kurallara göre devletler (Kural 9) engellilerin aile yaşamına tam olarak katılmalarını desteklemek durumundadır. Her konuda olduğu gibi bu konuda da ayrımcı uygulamalar olmaması için çaba harcanması gerekmektedir. Evlilik, aile yaşamı ve cinsellik gibi konularda engellilere yönelik olumsuz önyargıların değiştirilmesi gerekmektedir. İstihdam Sorunu Engellilerin toplumla bütünleşmesinin önündeki en önemli engel ise istihdam sorunudur. Çalışmanın gerek bireysel gerekse toplumsal refahın sağlanmasındaki önemi tartışmasız benimsenmektedir. Çalışmayı Özendirmenin hem bireysel hem de toplumsal açıdan sayısız; yararı olduğu söylenebilir. Öte yandan çağdaş anlayışın bir gereği olarak "çalışmak ve işsizlikten korunmak" bir insan hakkı olarak da değerlendirilmektedir (11; 8; 6). İşsizlik ve çalışma yaşamından kaynaklanan sorunlar, engellileri kuşatan sorunlar arasında, adeta diğer sorunların da temeli konumunda olan, bir diğer söyleyişle doğrudan doğruya diğer sorunları doğuran ya da bu sorunların daha şiddetle yaşanmasına neden olacak etkilerde bulunan bir özelliğe sahiptir. Her insanın yapabileceği bir iş vardır ve engelliler de fiziksel ve ruhsal işlevlerinde bir bozulma ya da eksiklik olsa bile, onların bu niteliklerini dikkate alan uygun bir eğitim ve rehabilitasyondan geçirildikleri zaman çalışabilirler, üretime katılabilirler. Çalışmanın, kültürün önemli bir parçası sayıldığı toplumlarda, herkes gibi engelliler de çalışmaya/üretmeye isteklidirler (10). İşsizlik, çok yönlü neden ve sonuçlara sahip bir olgudur. Bu sorunu, yalnız engellilerin değil tüm insanların gündeminde bir sorun olmaktan çıkarmak kuşkusuz en büyük amaç olmalıdır. Genel olarak engellilerin istihdamı ile bağlantılı yaşanan sorunları beş noktada ele almak olanaklıdır (5): 1- Bunlardan ilki ülkemizde, henüz engellileri de gözeten sistemli bir iş analizi ve meslek tanımlaması çalışmasının yapılmamış olmasıdır. Bu gün engellilerin, sahip oldukları engelden kaynaklanan özellikleri ve nitelikleri de dikkate alınarak, hangi işlerde çalışabilecekleri konusunda, elde ciddi bir araştırma, bir çalışma bulunmamaktadır. Engelliler çok sayıda işte, kendi kendilerine yaptıkları girişimlerle çalışma deneyimleri yaratmaktadırlar. Oysa gelişmiş ülkelerde iş analizleri, meslek tanımları son derece önemlidir. Engelliler hangi işleri yapabilir? Bu iş, bu meslek hangi eğitim sürecinden geçildikten sonra yapılabilir? Bu eğitim sürecinin özellikleri ve aşamaları nelerdir?... Bütün bunların ayrıntılarının belirlenmesi gerekir. İş piyasası, eğer belirli niteliklerle donatılmış bir iş gücüne gereksinme duymuyorsa, iş gücünü, bu niteliklerle donatmayı sürdürmek, bir yandan boşa giden emek ve para, diğer yandan da bu niteliklere sahip işgücünün işsizliğine kapı aralamaktır. Yani, her insanı olduğu gibi, engellileri de iş piyasasının özellikleri ve gereksinimleri doğrultusunda eğitmek, özellik kazandırmak ve iş piyasasına hazırlamak gerekir. 2- Engellilerin istihdamını güçleştiren sayısız neden arasında eğitim ve rehabilitasyon konusundaki yetersizlikler büyük yer tutmaktadır Bu gün ülkemizde ne yazık ki engelliler için yeterli eğitim ve rehabilitasyon (mesleki eğitim ve rehabilitasyon dahil) merkezi bulunmamaktadır. 3- İçinde bulunduğumuz iktisadi yapının, engellileri de içerecek bir şekilde düzenlenmemiş olması, işverenlerin engellileri çalıştırmak konusundaki çekingenlikleri ve önyargıları da istihdamın önündeki engeller arasındadır. Bazı işler vardır ki engelliler bunları gerçekten diğer insanlardan daha iyi yapabilmektedir, bunlar kanıtlanmıştır. Toplum bu konuda bilinçli değildir. Bu bilinç olmadığı için de özellikle, işveren kesimi, "acaba yapabilirler mi" kaygısı içerisinde hareket etmektedirler. İşe alınan engellinin o iş ortamında başarılı olabilmesi, üretken olabilmesi için de işyerinde bazı düzenlemeler yapılmalı, önlemler alınmalıdır. Bunlar yapılmadığı zaman da çalışan engellinin işe yaramadığı, üretken olamadığı gibi bir kanaatin oluşmasına kapı aralanmakta; bu da henüz istihdam edilemeyen insanların önüne yeni engeller çıkarmaktadır (12; 15; 10). 4- Bir başka güçlük de engelli istihdamını kolaylaştırmada kullanılan araçların yeterince geliştirilmemiş olması ve uygulanmamasıdır. Dünyanın her yerinde engellilerin, istihdamı ile ilgili bazı kolaylaştırıcı yollar aranmakta ve uygulanmaktadır. Örneğin, kota rejimi başka koşullarda istihdamında güçlük bulunan nüfus kesimleri için kullanılır. Ülkemizde işyerlerinde 1475 sayılı İş Kanunu gereğince %3 oranında engelli istihdamını zorunlu kılan yasal düzenleme vardır. Ayrıca bu uygulama (istihdamda pozitif ayrımcılık) eski hükümlüler, korunmaya muhtaç gençler ve terörle mücadele sırasında yitirilen kamu görevlilerinin yakınları için de uygulanmaktadır. Bunun dışında korunmalı iş yerleri uygulaması vardır. Zaman zaman bu uygulama eleştiri alsa da, halen bazı engelli kümeleri (örneğin ağır zihinsel engelliler) için özellikle önerilmekte ve kullanılmaktadır. Seçilmiş iş yöntemi, bazı işlerin yalnızca engelliler tarafından yapılması (örneğin santral işletmenliğini yalnız görme engelliler tarafından yapılması gibi) için onlara tahsis edilmesidir. Değişik esnek çalışma biçimlerinin (evde çalışma, evde üretim, yarım zamanlı çalışma v.s.) engelliler için özellikle kullanılması da olanaklıdır. 5- Engellilerin istihdamla bağlantılı sorunları istihdam gerçekleştikten sonra da ortaya çıkmakta ve iş yaşamı içinde de sürmektedir. Bu aşamada engelliler sahip oldukları kişisel özellikleri ve nitelikleri ile bağlantılı pek çok sorunla karşılaşmaktadırlar. Bunlar, olumsuz iş ve işyeri koşullarından tutun da, çalıştığı işte karşılaştığı sosyal güvenlik sorunları, yetersiz ücret, işinde ilerleyememe, erken emeklilik gibi sayısız sorunları içeren geniş bir alana yayılmaktadır (10). Standart Kurallar (Kural 7), istihdam konusunda engelliler aleyhine var olan düzenleme ve uygulamaların kaldırılarak engellilerin istihdamını kolaylaştırmayı öngörmektedir. Engellilerin çalışacağı ortamların onların gereksinimlerini karşılayacak şekilde tasarlanıp yapılması, engellilerin istihdamını kolaylaştıracak teknolojik gelişmenin desteklenmesi, istihdama uygun eğitim verilmesi Standart Kurallarda altı çizilen diğer konular arasındadır. Ayrıca, engellilerin çalışması yönünde, toplumdaki önyargıları giderici çalışmalar ve engellilerin istihdamı konusunda kamu ve özel sektör sorumluluğu özellikle vurgulanmaktadır. Bu gün gelinen noktada, engelli istihdamının görünümü genel olarak şudur: Sorun bir yanıyla çok uzun süredir yaşanan, müzminleşerek yapısal bir özellik kazanan, genel işsizlik sorununun bir parçasıdır. Bir yanı ile kendine Özgü özellikler taşımaktadır. Genel işsizlik sorununun bir parçası olarak getirilecek çözüm arayışları bu gerçeği de gözetmek zorundadır. Kendine özgü yanları da özgün çözüm arayışlarını zorunlu kılmaktadır. Bu gün ülkemizde engelli iş gücü arasında işsizlik oranının tam olarak ne olduğu bilinmemektedir. Buna karşın bu oranın %99'lar dolayında olduğu ifade edilmektedir. Bu oran gerçeği yaklaşık ifade ediyor bile olsa, sorunun boyutlarını sergilemeye yeterli görünmektedir. Bu nedenle, kendine özgü yanlarıyla engelli sorunlarının en önemli boyutlarından birini oluşturan engellilerin istihdamı sorunu, sosyal politikanın odağında yer alarak en kısa sürede çözüme kavuşturulmayı beklemektedir. KAYNAK http://turkce1224.blogcu.com/14950531/
VATANDAŞLARIMIZIN ÇÖZÜM BEKLEYEN
Perşembe, Mayıs 1, 2008 - ENGELLİ tarih 19.08.2008, 20:10 (UTC)
 Perşembe, Mayıs 1, 2008 - ENGELLİ Ulaşım, Fiziksel Çevre ve Konut Engellilerin topluma katılmalarının önündeki en büyük engellerden biri de ulaşım, fiziksel çevre ve konut sorunudur. Engellilerin içinde yaşadıkları fiziksel çevre, sahip oldukları fiziksel işlev bozuklukları/yetersizlikleri ve bunun yol açtığı sınırlamalar yüzünden büyük önem taşımaktadır. Eğitim konusunda belirttiğimiz gibi, toplumu tasarlarken, bir toplum modeli ortaya koyarken, içinde yaşanılan fiziksel çevreyi de o toplumun içinde yaşayan herkesi düşünerek tasarlamak gerekir. Yaşanılan konuttan tüm kamusal yaşam alanlarına, ve ulaşım araçlarına kadar tüm çevresel unsurların engellilerin özellikleri ve gereksinimleri dikkate alınarak tasarlanmadığı bir gerçektir. Yollar, kaldırımlar, kamu binaları, parklar ve bahçeler, okullar, içinde yaşanılan konutlar, ulaşım araçları ve bunun gibi daha bir çok fiziksel çevre unsuru, engellilerin topluma katılmasının önünde ciddi birer engel oluşturmaktadır. Böylece sahip olduğu engeli nedeniyle hareket yeteneği sınırlanmış insanların bu ve benzeri sebeplerle yaşadıkları sınırlama daha da pekişmektedir. Bunun anlamı Hareket yeteneği sınırlanan bireyin toplumsal yaşamdan dışlanmasıdır. Oysa bütün bunlar, engellilerin topluma katılmasını, toplumla bütünleşmesini kolaylaştıracak bir biçimde tasarlanabilir ve geliştirilebilir (9). Standart Kuralların eşit katılım için hedef seçtiği alanlardan ilki "ulaşılabilme" (kural 5) konusudur. Bu anlamda fiziksel çevre koşullarının engellilerin yaşamını kolaylaştıracak şekilde düzenlenmesi, eşit katılım açısından yaşamsal değerde kabul edilmektedir. Fiziksel çevrenin yapılandırılmasında sorumlu kişi ve kuruluşların engelli kişiler konusunda bilgili, bilinçli ve duyarlı davranmaları sağlanmalıdır. Bu amaçla fiziksel çevrenin tasarlanması ve yapılandırılması süreçlerinde engellilerin, ailelerinin ve örgütlerinin katılımı konusu büyük önem taşımaktadır. Rehabilitasyon: Rehabilitasyon ve araç-gereç gereksiniminin yeterince karşılanamaması da engellilerin toplumla bütünleştirilmesinin önündeki en büyük engellerden birisidir. Bilindiği gibi rehabilitasyon çok genel olarak, yitirilen bir yeteneğin yeniden kazandırılması, yerine başka bir yeteneğin 'ikame edilmesi" (1; 7) demektir. Her hangi bir sebeple engelli hale gelen birey önceden var olan işini artık yapamıyorsa ya o işi yapabilmek için "yeniden yeteneklendirilmesi = rehabilite edilmesi" gerekmektedir ya da bu İşi yapmak artık olanaklı değilse, yapabileceği yeni bir iş için beceri kazanması (eğitilmesi) gerekmektedir. Böyle bir rehabilitasyon sürecinden geçmemiş olan birey, topluma ve içinde yaşadığı aileye yük olmaktan kurtulamayacaktır. Engellilerin engelleriyle bağlantılı bir eğitim ve rehabilitasyon olanağından yararlanması, onları toplumsal yaşamla bütünleştiren en önemli etkendir. Oysa bu gün, ülkelerin gelişmişlik düzeylerine göre az çok fark etse de, engellilerin ezici bir çoğunluğu bu olanaklardan yararlanamamaktadır. Standart kurallara göre (Kural 3) engelliler için geliştirilecek rehabilitasyon programlarına katılım konusunda da eşitlik ilkesi en önemli rehber durumundadır. Programlar engellilerin, ailelerinin ve örgütlenmelerinin katılımı ile geliştirilmeli; nitelik ve nicelik yönden engellilerin gereksinimlerini karşılayacak yeterlikte olmasına özen gösterilmelidir. Eşitlik ilkesi gereği, birden çok özürü bulunanlar ihmal edilmemelidir. Rehabilitasyon programının kapsamında eğitim, danışmanlık, bireysel kapasitenin arttırılması, değerlendirme, rehberlik gibi konular yer almaktadır. Hedef kitlesi ise engellilerin yanı sıra aileleri, ilgili kuruluşların çalışanları, toplum, ilgili meslek elemanları ve medya yer almaktadır. Uygulanan rehabilitasyon programlarının değerlendirilmesinde engellilerin, ailelerinin ve örgütlerinin görüşlerine Önem verilmelidir. Ayrıca her engel kümesinde yer alan bireylerin gereksinim duydukları kimi araç gereçler vardır ki bunlar engelliler için son derece önemlidir, yaşamlarının adeta bir parçası gibidir. Bu araç gereçler engellinin hareket yeteneğini artırıcı özelliklere sahiptir. Bu da toplumla daha çok bütünleşme demektir. Yoksulluk ve işsizliğin en yaygın olduğu toplumsal kesimin engelliler olduğu düşünülürse, özellikle sosyal güvenlik ve sosyal refah hizmetlerinin yetersiz olduğu ülkelerde engellinin bu tip araç gereçlere kolaylıkla ulaşması beklenemez. Az Önce verilen örnekte olduğu gibi belirli oranda görme engeli olan bir insanın bir gözlük desteği ile bu sorununu çözülecekse ya da yürüme güçlüğü çeken bir insana sağladığınız bir araçla (bir koltuk değneği veya tekerlekli sandalye ile) onun hayatı önemli ölçüde kolaylaşacaksa, böylece engelli karşı karşıya olduğu sınırlanmanın, kısıtlılığın dışına çıkabilecekse, bu onun İçin vazgeçilmez bir şeydir. Bu sağlanamadığında engellinin topluma katılmasının önünde ciddi bir engel oluşmuş demektir. Engellilerin onurlu bir yaşam sürebilmeleri için kendi kendilerine yeten bireyler olmalarının önemine değinilmişti. Bu bağlamda kamusal yardımlardan yararlanmak konusunda tam bir eşitlik olmalıdır. Engellilere gereksinim duydukları araçlar, ücretsiz ya da çok ucuza verilmelidir. Engellilerin gereksinim duydukları özel araçların geliştirilmesi konusunda AR-GE araştırmalarının desteklenmesi, araçların üretimi ve ithalinde kolaylıklar sağlanması gerekir. En önemlisi engellilerin bu araçlara kolaylıkla, ulaşabilir olması sağlanmalıdır. Bu araçların üretimi ve dağıtımında tüm engel kümelerinin ve her engelli bireyin gereksinimleri özel olarak dikkate alınmalıdır. Engellilerin yaşamlarını kolaylaştırmak üzere tasarlanmış bu araçlar, onların toplumsal yaşama katılmalarını maksimize edecektir. Engellinin Aile Yaşamı / Özel Yaşamı Topluma katılma, toplumla bütünleşme konusunda bir başka güçlük de, engellinin aile yaşamı / öze! yaşamıyla ilgili olarak ortaya çıkmaktadır. Fiziksel işlevlerindeki bozulma ya da bazı eksiklikler nedeniyle engellinin hareket yeteneği sınırlanınca, bu, onun özel yaşamına da bazı kısıtlamalar getirmektedir. Hatta sosyal hizmet kurumlarda sürekli bakım ve koruma altında olan engelliler için adeta özel yaşam yok denebilecek kadar azdır. Engelliye ait bir mekanın yokluğu ve kimi etkinliklerin (cinsel yaşam gibi) yasaklanması (13) gibi pek çok sınırlama özel yaşamı ortadan kaldırmaktadır. Ayrıca engellilerin evlenmeleri ve aile kurmaları da diğer insanlara oranla daha güçtür; bu da onların toplumla bütünleşmelerini önemli ölçüde engellemektedir (2). Gerek aile ortamında gerekse kurum yaşamında olsun, engelliler, özel bakım ve gereksinim kümesi oldukları için ya da başka zorlayıcı sebeplerle daha çok ihmal istismar kurbanı olmaktadırlar. Standart Kurallara göre devletler (Kural 9) engellilerin aile yaşamına tam olarak katılmalarını desteklemek durumundadır. Her konuda olduğu gibi bu konuda da ayrımcı uygulamalar olmaması için çaba harcanması gerekmektedir. Evlilik, aile yaşamı ve cinsellik gibi konularda engellilere yönelik olumsuz önyargıların değiştirilmesi gerekmektedir. İstihdam Sorunu Engellilerin toplumla bütünleşmesinin önündeki en önemli engel ise istihdam sorunudur. Çalışmanın gerek bireysel gerekse toplumsal refahın sağlanmasındaki önemi tartışmasız benimsenmektedir. Çalışmayı Özendirmenin hem bireysel hem de toplumsal açıdan sayısız; yararı olduğu söylenebilir. Öte yandan çağdaş anlayışın bir gereği olarak "çalışmak ve işsizlikten korunmak" bir insan hakkı olarak da değerlendirilmektedir (11; 8; 6). İşsizlik ve çalışma yaşamından kaynaklanan sorunlar, engellileri kuşatan sorunlar arasında, adeta diğer sorunların da temeli konumunda olan, bir diğer söyleyişle doğrudan doğruya diğer sorunları doğuran ya da bu sorunların daha şiddetle yaşanmasına neden olacak etkilerde bulunan bir özelliğe sahiptir. Her insanın yapabileceği bir iş vardır ve engelliler de fiziksel ve ruhsal işlevlerinde bir bozulma ya da eksiklik olsa bile, onların bu niteliklerini dikkate alan uygun bir eğitim ve rehabilitasyondan geçirildikleri zaman çalışabilirler, üretime katılabilirler. Çalışmanın, kültürün önemli bir parçası sayıldığı toplumlarda, herkes gibi engelliler de çalışmaya/üretmeye isteklidirler (10). İşsizlik, çok yönlü neden ve sonuçlara sahip bir olgudur. Bu sorunu, yalnız engellilerin değil tüm insanların gündeminde bir sorun olmaktan çıkarmak kuşkusuz en büyük amaç olmalıdır. Genel olarak engellilerin istihdamı ile bağlantılı yaşanan sorunları beş noktada ele almak olanaklıdır (5): 1- Bunlardan ilki ülkemizde, henüz engellileri de gözeten sistemli bir iş analizi ve meslek tanımlaması çalışmasının yapılmamış olmasıdır. Bu gün engellilerin, sahip oldukları engelden kaynaklanan özellikleri ve nitelikleri de dikkate alınarak, hangi işlerde çalışabilecekleri konusunda, elde ciddi bir araştırma, bir çalışma bulunmamaktadır. Engelliler çok sayıda işte, kendi kendilerine yaptıkları girişimlerle çalışma deneyimleri yaratmaktadırlar. Oysa gelişmiş ülkelerde iş analizleri, meslek tanımları son derece önemlidir. Engelliler hangi işleri yapabilir? Bu iş, bu meslek hangi eğitim sürecinden geçildikten sonra yapılabilir? Bu eğitim sürecinin özellikleri ve aşamaları nelerdir?... Bütün bunların ayrıntılarının belirlenmesi gerekir. İş piyasası, eğer belirli niteliklerle donatılmış bir iş gücüne gereksinme duymuyorsa, iş gücünü, bu niteliklerle donatmayı sürdürmek, bir yandan boşa giden emek ve para, diğer yandan da bu niteliklere sahip işgücünün işsizliğine kapı aralamaktır. Yani, her insanı olduğu gibi, engellileri de iş piyasasının özellikleri ve gereksinimleri doğrultusunda eğitmek, özellik kazandırmak ve iş piyasasına hazırlamak gerekir. 2- Engellilerin istihdamını güçleştiren sayısız neden arasında eğitim ve rehabilitasyon konusundaki yetersizlikler büyük yer tutmaktadır Bu gün ülkemizde ne yazık ki engelliler için yeterli eğitim ve rehabilitasyon (mesleki eğitim ve rehabilitasyon dahil) merkezi bulunmamaktadır. 3- İçinde bulunduğumuz iktisadi yapının, engellileri de içerecek bir şekilde düzenlenmemiş olması, işverenlerin engellileri çalıştırmak konusundaki çekingenlikleri ve önyargıları da istihdamın önündeki engeller arasındadır. Bazı işler vardır ki engelliler bunları gerçekten diğer insanlardan daha iyi yapabilmektedir, bunlar kanıtlanmıştır. Toplum bu konuda bilinçli değildir. Bu bilinç olmadığı için de özellikle, işveren kesimi, "acaba yapabilirler mi" kaygısı içerisinde hareket etmektedirler. İşe alınan engellinin o iş ortamında başarılı olabilmesi, üretken olabilmesi için de işyerinde bazı düzenlemeler yapılmalı, önlemler alınmalıdır. Bunlar yapılmadığı zaman da çalışan engellinin işe yaramadığı, üretken olamadığı gibi bir kanaatin oluşmasına kapı aralanmakta; bu da henüz istihdam edilemeyen insanların önüne yeni engeller çıkarmaktadır (12; 15; 10). 4- Bir başka güçlük de engelli istihdamını kolaylaştırmada kullanılan araçların yeterince geliştirilmemiş olması ve uygulanmamasıdır. Dünyanın her yerinde engellilerin, istihdamı ile ilgili bazı kolaylaştırıcı yollar aranmakta ve uygulanmaktadır. Örneğin, kota rejimi başka koşullarda istihdamında güçlük bulunan nüfus kesimleri için kullanılır. Ülkemizde işyerlerinde 1475 sayılı İş Kanunu gereğince %3 oranında engelli istihdamını zorunlu kılan yasal düzenleme vardır. Ayrıca bu uygulama (istihdamda pozitif ayrımcılık) eski hükümlüler, korunmaya muhtaç gençler ve terörle mücadele sırasında yitirilen kamu görevlilerinin yakınları için de uygulanmaktadır. Bunun dışında korunmalı iş yerleri uygulaması vardır. Zaman zaman bu uygulama eleştiri alsa da, halen bazı engelli kümeleri (örneğin ağır zihinsel engelliler) için özellikle önerilmekte ve kullanılmaktadır. Seçilmiş iş yöntemi, bazı işlerin yalnızca engelliler tarafından yapılması (örneğin santral işletmenliğini yalnız görme engelliler tarafından yapılması gibi) için onlara tahsis edilmesidir. Değişik esnek çalışma biçimlerinin (evde çalışma, evde üretim, yarım zamanlı çalışma v.s.) engelliler için özellikle kullanılması da olanaklıdır. 5- Engellilerin istihdamla bağlantılı sorunları istihdam gerçekleştikten sonra da ortaya çıkmakta ve iş yaşamı içinde de sürmektedir. Bu aşamada engelliler sahip oldukları kişisel özellikleri ve nitelikleri ile bağlantılı pek çok sorunla karşılaşmaktadırlar. Bunlar, olumsuz iş ve işyeri koşullarından tutun da, çalıştığı işte karşılaştığı sosyal güvenlik sorunları, yetersiz ücret, işinde ilerleyememe, erken emeklilik gibi sayısız sorunları içeren geniş bir alana yayılmaktadır (10). Standart Kurallar (Kural 7), istihdam konusunda engelliler aleyhine var olan düzenleme ve uygulamaların kaldırılarak engellilerin istihdamını kolaylaştırmayı öngörmektedir. Engellilerin çalışacağı ortamların onların gereksinimlerini karşılayacak şekilde tasarlanıp yapılması, engellilerin istihdamını kolaylaştıracak teknolojik gelişmenin desteklenmesi, istihdama uygun eğitim verilmesi Standart Kurallarda altı çizilen diğer konular arasındadır. Ayrıca, engellilerin çalışması yönünde, toplumdaki önyargıları giderici çalışmalar ve engellilerin istihdamı konusunda kamu ve özel sektör sorumluluğu özellikle vurgulanmaktadır. Bu gün gelinen noktada, engelli istihdamının görünümü genel olarak şudur: Sorun bir yanıyla çok uzun süredir yaşanan, müzminleşerek yapısal bir özellik kazanan, genel işsizlik sorununun bir parçasıdır. Bir yanı ile kendine Özgü özellikler taşımaktadır. Genel işsizlik sorununun bir parçası olarak getirilecek çözüm arayışları bu gerçeği de gözetmek zorundadır. Kendine özgü yanları da özgün çözüm arayışlarını zorunlu kılmaktadır. Bu gün ülkemizde engelli iş gücü arasında işsizlik oranının tam olarak ne olduğu bilinmemektedir. Buna karşın bu oranın %99'lar dolayında olduğu ifade edilmektedir. Bu oran gerçeği yaklaşık ifade ediyor bile olsa, sorunun boyutlarını sergilemeye yeterli görünmektedir. Bu nedenle, kendine özgü yanlarıyla engelli sorunlarının en önemli boyutlarından birini oluşturan engellilerin istihdamı sorunu, sosyal politikanın odağında yer alarak en kısa sürede çözüme kavuşturulmayı beklemektedir. KAYNAK http://turkce1224.blogcu.com/14950531/
 

ENGELLİLER SPOR KULÜBÜ’NDEN ZİYARET
04 Temmuz 2008 Cuma Saat 20:15 tarih 19.08.2008, 20:05 (UTC)
 Bedensel engellilerspor kulübü ve derneği başkanı M.Veysi Fırat Fevzi Yücetepe ye plaket sundu.

Şanlıurfa Bedensel Engelliler Spor Kulübü ve Derneği Başkanı M. Veysi Fırat, Belediye Meclis Üyesi Hülya Kafaf ile birlikte Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Fevzi Yücetepe’yi makamında ziyaret ederek bir şükran plaketi sundu. Şanlıurfa Bedensel Engelliler Spor Kulübü ve Derneği’ne her fırsatta katkı sağlayan Şanlıurfa Belediyesi’ne minnettarlık duyduğunu ifade eden M. Veysi Fırat, kulübe kalıcı gelirler sağlamak için çaba sarf ettiğini kaydetti. Şanlıurfa Belediyesi’nin desteğini daima yanlarında hissettiğini vurgulayan Fırat, “Belediye Başkanımız Dr. Ahmet Eşref Fakıbaba ve başkan yardımcılarına gerçekten teşekkür ediyoruz. Bilindiği üzere biz Türkiye Bedensel Engelliler Federasyonu’na bağlı Tekerlekli Sandalye Basketbol 1. ligi’nde belediyemizin destekleri ve katkıları ile mücadelemizi sürdürüyoruz. Her yıl Şanlıurfa Belediyesi’nin desteğini yanımızda görüyoruz. Bu yüzden duyduğumuz şükranı ifade eden plaketimizi Başkan Yardımcısı M.Fevzi Yücetepe’ye takdim ettik. Kabul ettiğinden dolayı teşekkür ediyoruz” dedi. Türkiye Bedensel Engelliler Federasyonu’na bağlı Tekerlekli Sandalye Basketbol Süper Ligi’nde mücadele etmeyi amaçladıklarını kaydeden M. Veysi Fırat, “ Biz milli takıma sporcu gönderen bir kulübüz. Amacımız 1. lig’den süper lige yükselmektir. Spor yapmak isteyen engelli kardeşlerime buradan çağrıda bulunuyorum. Gelin kulübümüzün çatısı altında toplanalım ve hep birlikte gurur verici başarılara imza atalım” çağrısında bulundu. Şanlıurfa Belediyesi ve Belediye Meclisi olarak daima engellilerin yanında olduklarını kaydeden, Belediye Meclis Üyesi, Engelli Hülya Kafaf ise yaptığı açıklamada, “Biz daima engellilerin yanındayız. Belediye Meclisi olarak onların tüm sorunlarını tartışıyor, elimizden geldiği kadarıyla çözüm buluyoruz. Tüm derneklerin olduğu gibi Bedensel Engellilere de gereken desteği gösteriyoruz” şeklinde konuştu. (UrfaHA) UrfaHA
 

Dans etme tutkusu engel tanımıyor
SABAH GÜNAYDIN tarih 26.05.2008, 10:19 (UTC)
 




Dans etme tutkusu engel tanımıyor
Özgürce Hareket Ediyorlar



Dans etme tutkusu engel tanımıyor

Ankara'da 3.5 aydır çalışmalarını yürüten Türkiye'nin ilk 'Bedensel Engelliler Dans Topluluğu' 28 Ekim'de sahnelenecek gösteri için gün sayıyor. Topluluğun sanat yönetmenliğini yapan Gülüm Pekcan, "Engelin engel tanımadığını ispatlayacağız, dünyada söz sahibi olacağız" diyor.

Tekerlekli sandalyede yaşamlarını sürdüren bedensel engelliler, kendilerini dansla ifade etmenin mutluluğunu yaşıyor. British Councill, Türkiye Sakatlar Federasyonu, 'Okyanus ve Gülüm Pekcan Dans Stüdyosu' ile Çankaya Belediyesi'nin ortaklaşa başlattığı bir proje sayesinde engeller aşıldı, dans tek dil oldu. 'Bedensel Engelliler Dans Topluluğu' ismi altında bir araya gelen dansçılar, 28 Ekim'de sahneleyecekleri gösteri için de şu aralar yoğun bir tempoyla provalarını sürdürüyor. Türkiye'nin profesyonelce çalışan ve uluslararası başarıları hedefleyen alanındaki tek topluluk olma özelliğine sahip 'Bedensel Engelliler Dans Topluluğu', haftanın 3 günü, günde iki saat prova alıyor. Topluluk, Çankaya Belediyesi'nin sağladığı stüdyo ve ulaşım desteğiyle, Ankara'da bulunan Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde Gülüm Pekcan ve asistanları tarafından ücretsiz olarak çalıştırılıyor.

ENGEL, ENGEL TANIMIYOR
Topluluğu 3.5 aydır çalıştıran Gülüm Pekcan, amaçlarının, bedensel engellerin bir engel olmadığı, dansın her bedende can bulup, yeşerebileceğini, göstermek olduğunu söyledi. "Biz bir örnek olacağız, çok yakında tüm Türkiye bu grubu konuşacak. Engelin engel tanımadığını ispatlayacağız, dünyada söz sahibi olacağız" diyen Pekcan, 14 kişilik profesyonel, amatör, engelli, engelsiz karma bir ekiple birlikte gönüllü bir çalışma yürüttüklerini belirtti: "Benim engellilerle dansım 2.5 yıl önce kapımı çalan Şule Tüzül sayesinde başladı. Şule dans etmek istiyordu ama açık kapı bulamamıştı. Şule'yle başladığımız dans beni çok heyecanlandırdı. Yaşam sevincime sevinç kattı. Bu proje için 4 kurum tarafından büyük bir işbirliği sağlandı. Biz burada dans etmek ve dansı keşfetmek için bulunuyoruz. Dünyada çok örneği var ama Türkiye'de profesyonel anlamda tekiz."

TOPLUMSAL BİLİNÇ GEREK
Projeyi, Türkiye Sakatlar Konfederasyonu Başkanı Faruk Öztimur'la birlikte başlattıklarını söyleyen British Council'in Sanat ve Tanıtım Müdürü Can Özgün de, projeyi şöyle değerlendirdi: "Bedensel engelli vatandaşların sorunlarına ilişkin toplumsal bilinç oluşturma, onların toplumsal katılımlarını sağlama ve engelli olmayan vatandaşlarla birlikte her alanda olduğu gibi sanat alanında da bir arada faaliyet göstermelerini sağlamak istiyoruz." Başka ülkelerdeki örnekler üzerinden deneyim paylaşımını sağlamayı hedeflediklerini de ifade eden Özgün şunları söyledi: "Milli Eğitim Bakanlığı Şura Salonu'nda üç gün Bulgaristan'dan gelen Bedensel Engelliler Dans Topluluğu'nun ve dünyanın birçok ülkesinde engellilerle birlikte çalışan, dünyaca ünlü Adam Benjamin'in deneyimlerini paylaştık."

Nevruz TOL - Nilay TOĞRUL

 

Engelli Vatandaşların Askerlik Gururu
haberler.com tarih 21.05.2008, 14:21 (UTC)
 http://www.haberler.com/engelli-vatandaslarin-askerlik-gururu-haberi/
 

ENGELLİLERE TEKERLEKLİ SANDALYE
KAYNAK: cihan haber ajansı tarih 10.12.2007, 06:50 (UTC)
 Tekerlekli sandalyesi bulunmayan engellilere ücretsiz sandalye dağıtacak.
Türkiye Sakatlar Derneği (TSD) Erzurum Şube Başkanı Sadullah Efe, tekerlekli sandalyesi bulunmayan engellilere ücretsiz sandalye dağıtacaklarını açıkladı.
İhtiyaç sahibi ortopedik engellilerin en büyük özleminin tekerlekli sandalye olduğunu belirten TSD Şube Başkanı Sadullah Efe, bu amaçla dernek olarak her yıl imkanları ölçüsünde tekerlekli sandalye dağıttıklarını kaydetti.

Tekerlekli sandalyesi bulunmayan ortopedik engellilerin derneklerine müracaat etmeleri halinde ücretsiz olarak bu kişilere sandalye dağıtılacağına dikkat çeken Efe, "Dernek genel merkezimizin ve hayırsever vatandaşlarımızın gönderdiği tekerlekli sandalyeleri ihtiyaç sahiplerine dağıtmak istiyoruz. Bir ortopedik engelli için en büyük nimetlerden birisi şüphesiz ki tekerlekli sandalyelidir. Tekerlekli sandalye olmadığı için evlerinden dışarı çıkamayan, sosyal yaşama katılamayan, kültürel etkinliklere gidemeyen nice ortopedik engelli kardeşimiz var. Amacımız bu kardeşlerimizi tekerlekli sandalye sahibi yapmak ve sosyal yaşama katılımlarını sağlamak." diye konuştu.
 

TİYATRO SAHNESİNDE ENGEL YOK
KAYNAK: www.engellilergazetesi.com tarih 10.12.2007, 06:44 (UTC)
 Necmettin Dabbag zihinsel engelli çocukların oynadıkları tiyatroya ve gösterilere hayran kaldığını söyledi.
Hatay Zihinsel Engelliler Rehabilitasyon Merkezi (ZİREM) tarafından 3 Aralık Dünya Özürlüler Günü öncesi engeller sahneledikleri tiyatro oyunuyla engel tanımadı.
Antakya Belediyesi Oda Tiyatrosu'nda sergilenen etkinlikte gösterdikleri yetenekle büyük alkış alan engellilerin tiyatrosunu izlemeye Suriye'den de gelen 9 kişilik bir heyet hazır bulundu.

Suriye'nin Halep şehrinde gelen Nur Cemiyet ve Yoksul Aileler Federasyon Başkanı Necmettin Dabbag zihinsel engelli çocukların oynadıkları tiyatroya ve gösterilere hayran kaldığını söyledi.

Dabbag, Suriye'de Antakya'daki zihinsel engelli çocuklar için kermesler düzenleyip gelirini buradaki çocuklara göndereceklerini sözünü verdi.

ZİREM Başkanı Cemile Bitargil, amaçlarının zihinsel engelli çocukları aile ve topluma yük olmaktan çıkarmak olduğunu ifade etti.

Onları normal çocuklardan ayırmadan topluma kazandırma çabası içinde olduklarını aktaran Bitargil, "Zihinsel engelli çocukların da sevgiye, ilgiye, güvene ihtiyacı vardır" dedi.
 

<-Geri

 1  2 Devam -> 

SAHNELER
Umutlarla sevgiler
Hayal ile gerçekler
Dramlar komediler
İzlenir sahnelerde

Sahnede oyuncular
Alıp bizi götürür
Güldürür düşündürür
Düşündürür güldürür

Orda bir başka yaşam
Yaşanır çoğu akşam
Başarılı bölümler
Alkışlanır her akşam

Dünyanın her yerinde
On binlerce sahnede
Sorunlar mutluluklar
İzlenir sahnelerde

Erol YAVUZ
Tiyatro

Meşakkatli hayatta, dramlı bir perdeden,
Senaryosu yazılmış, en baştaki roldeyim...
Süzülüp geçiyorken, çile yüklü haddeden,
İnceldikçe tel gibi, kopacak bir haldeyim...

Sahne dışı ne varsa, kırılıyor handeden,
Kader çizmiş oynarım, en aşağı raddeden,
Her sevgi geçiriyor, yüreğimi rendeden,
Sürüldükçe ufalır, kadir bilmez eldeyim...

Tek kişilik bir oyun, figüranı maddeden,
Yorulsan da kaçış yok, öngörülen uhdeden,
Seyircisi habersiz, vurulduğum kündeden,
Sol yanım sılasında, kendim gurbet eldeyim...

Metin Yıldırım
Tiyatro

Bu dünya bir tiyatro,
Hepimiz birer aktörüz.
Kendimiz yazıyoruz, bir senaryo,
Gene kendimiz oynuyoruz.
Yarabbi biz deli miyiz neyiz?
Kendi kendimizi alkışlıyoruz.

Mehmet Şükrü Baş
Tiyatro

Perde açıldığı zaman
Yeni bir kişilik siner üzerime
Ya kızını kaybetmiş bir annedir
Sahnede sunduğum
Ya da sokağa düşmüş bir yosma
Ya da herhangi bir konu
İşte bu sahnedir
Yüreğime koyduğum
Fazla beklentim yoktur
Çıkar oynumu oynarım
Beni tek yürekte tutan ve ayakta tutan
Sizin değerli alkışlarınız.

Çiğdem Akar
Engellilerin en büyük engeli insanlarız biz. Engellileri daha iyi anlaya bilmek için sadece 1 dakika için kendimizi onların yerine koyalım, sonrada yaşamda onlara engel olan engelleri ortadan kaldıralım. Siz hiç gözlerinizi bağlayıp annenizi görmeyi denediniz mi? Siz hiç kendinizi onların yerine koyup günlük ihtiyaçlarından birini, bir yerden bir yerden bir yerden yapmayı denediniz mi?
 
Bu.siteyi 32065 ziyaretçi gördü
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol