Perşembe, Mayıs 1, 2008 - ENGELLİ VATANDAŞLARIMIZIN ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUNLARI ENGELLİ VATANDAŞLARIMIZIN ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUNLARI Ulaşım, Fiziksel Çevre ve Konut Engellilerin topluma katılmalarının önündeki en büyük engellerden biri de ulaşım, fiziksel çevre ve konut sorunudur. Engellilerin içinde yaşadıkları fiziksel çevre, sahip oldukları fiziksel işlev bozuklukları/yetersizlikleri ve bunun yol açtığı sınırlamalar yüzünden büyük önem taşımaktadır. Eğitim konusunda belirttiğimiz gibi, toplumu tasarlarken, bir toplum modeli ortaya koyarken, içinde yaşanılan fiziksel çevreyi de o toplumun içinde yaşayan herkesi düşünerek tasarlamak gerekir. Yaşanılan konuttan tüm kamusal yaşam alanlarına, ve ulaşım araçlarına kadar tüm çevresel unsurların engellilerin özellikleri ve gereksinimleri dikkate alınarak tasarlanmadığı bir gerçektir. Yollar, kaldırımlar, kamu binaları, parklar ve bahçeler, okullar, içinde yaşanılan konutlar, ulaşım araçları ve bunun gibi daha bir çok fiziksel çevre unsuru, engellilerin topluma katılmasının önünde ciddi birer engel oluşturmaktadır. Böylece sahip olduğu engeli nedeniyle hareket yeteneği sınırlanmış insanların bu ve benzeri sebeplerle yaşadıkları sınırlama daha da pekişmektedir. Bunun anlamı Hareket yeteneği sınırlanan bireyin toplumsal yaşamdan dışlanmasıdır. Oysa bütün bunlar, engellilerin topluma katılmasını, toplumla bütünleşmesini kolaylaştıracak bir biçimde tasarlanabilir ve geliştirilebilir (9). Standart Kuralların eşit katılım için hedef seçtiği alanlardan ilki "ulaşılabilme" (kural 5) konusudur. Bu anlamda fiziksel çevre koşullarının engellilerin yaşamını kolaylaştıracak şekilde düzenlenmesi, eşit katılım açısından yaşamsal değerde kabul edilmektedir. Fiziksel çevrenin yapılandırılmasında sorumlu kişi ve kuruluşların engelli kişiler konusunda bilgili, bilinçli ve duyarlı davranmaları sağlanmalıdır. Bu amaçla fiziksel çevrenin tasarlanması ve yapılandırılması süreçlerinde engellilerin, ailelerinin ve örgütlerinin katılımı konusu büyük önem taşımaktadır. Rehabilitasyon: Rehabilitasyon ve araç-gereç gereksiniminin yeterince karşılanamaması da engellilerin toplumla bütünleştirilmesinin önündeki en büyük engellerden birisidir. Bilindiği gibi rehabilitasyon çok genel olarak, yitirilen bir yeteneğin yeniden kazandırılması, yerine başka bir yeteneğin 'ikame edilmesi" (1; 7) demektir. Her hangi bir sebeple engelli hale gelen birey önceden var olan işini artık yapamıyorsa ya o işi yapabilmek için "yeniden yeteneklendirilmesi = rehabilite edilmesi" gerekmektedir ya da bu İşi yapmak artık olanaklı değilse, yapabileceği yeni bir iş için beceri kazanması (eğitilmesi) gerekmektedir. Böyle bir rehabilitasyon sürecinden geçmemiş olan birey, topluma ve içinde yaşadığı aileye yük olmaktan kurtulamayacaktır. Engellilerin engelleriyle bağlantılı bir eğitim ve rehabilitasyon olanağından yararlanması, onları toplumsal yaşamla bütünleştiren en önemli etkendir. Oysa bu gün, ülkelerin gelişmişlik düzeylerine göre az çok fark etse de, engellilerin ezici bir çoğunluğu bu olanaklardan yararlanamamaktadır. Standart kurallara göre (Kural 3) engelliler için geliştirilecek rehabilitasyon programlarına katılım konusunda da eşitlik ilkesi en önemli rehber durumundadır. Programlar engellilerin, ailelerinin ve örgütlenmelerinin katılımı ile geliştirilmeli; nitelik ve nicelik yönden engellilerin gereksinimlerini karşılayacak yeterlikte olmasına özen gösterilmelidir. Eşitlik ilkesi gereği, birden çok özürü bulunanlar ihmal edilmemelidir. Rehabilitasyon programının kapsamında eğitim, danışmanlık, bireysel kapasitenin arttırılması, değerlendirme, rehberlik gibi konular yer almaktadır. Hedef kitlesi ise engellilerin yanı sıra aileleri, ilgili kuruluşların çalışanları, toplum, ilgili meslek elemanları ve medya yer almaktadır. Uygulanan rehabilitasyon programlarının değerlendirilmesinde engellilerin, ailelerinin ve örgütlerinin görüşlerine Önem verilmelidir. Ayrıca her engel kümesinde yer alan bireylerin gereksinim duydukları kimi araç gereçler vardır ki bunlar engelliler için son derece önemlidir, yaşamlarının adeta bir parçası gibidir. Bu araç gereçler engellinin hareket yeteneğini artırıcı özelliklere sahiptir. Bu da toplumla daha çok bütünleşme demektir. Yoksulluk ve işsizliğin en yaygın olduğu toplumsal kesimin engelliler olduğu düşünülürse, özellikle sosyal güvenlik ve sosyal refah hizmetlerinin yetersiz olduğu ülkelerde engellinin bu tip araç gereçlere kolaylıkla ulaşması beklenemez. Az Önce verilen örnekte olduğu gibi belirli oranda görme engeli olan bir insanın bir gözlük desteği ile bu sorununu çözülecekse ya da yürüme güçlüğü çeken bir insana sağladığınız bir araçla (bir koltuk değneği veya tekerlekli sandalye ile) onun hayatı önemli ölçüde kolaylaşacaksa, böylece engelli karşı karşıya olduğu sınırlanmanın, kısıtlılığın dışına çıkabilecekse, bu onun İçin vazgeçilmez bir şeydir. Bu sağlanamadığında engellinin topluma katılmasının önünde ciddi bir engel oluşmuş demektir. Engellilerin onurlu bir yaşam sürebilmeleri için kendi kendilerine yeten bireyler olmalarının önemine değinilmişti. Bu bağlamda kamusal yardımlardan yararlanmak konusunda tam bir eşitlik olmalıdır. Engellilere gereksinim duydukları araçlar, ücretsiz ya da çok ucuza verilmelidir. Engellilerin gereksinim duydukları özel araçların geliştirilmesi konusunda AR-GE araştırmalarının desteklenmesi, araçların üretimi ve ithalinde kolaylıklar sağlanması gerekir. En önemlisi engellilerin bu araçlara kolaylıkla, ulaşabilir olması sağlanmalıdır. Bu araçların üretimi ve dağıtımında tüm engel kümelerinin ve her engelli bireyin gereksinimleri özel olarak dikkate alınmalıdır. Engellilerin yaşamlarını kolaylaştırmak üzere tasarlanmış bu araçlar, onların toplumsal yaşama katılmalarını maksimize edecektir. Engellinin Aile Yaşamı / Özel Yaşamı Topluma katılma, toplumla bütünleşme konusunda bir başka güçlük de, engellinin aile yaşamı / öze! yaşamıyla ilgili olarak ortaya çıkmaktadır. Fiziksel işlevlerindeki bozulma ya da bazı eksiklikler nedeniyle engellinin hareket yeteneği sınırlanınca, bu, onun özel yaşamına da bazı kısıtlamalar getirmektedir. Hatta sosyal hizmet kurumlarda sürekli bakım ve koruma altında olan engelliler için adeta özel yaşam yok denebilecek kadar azdır. Engelliye ait bir mekanın yokluğu ve kimi etkinliklerin (cinsel yaşam gibi) yasaklanması (13) gibi pek çok sınırlama özel yaşamı ortadan kaldırmaktadır. Ayrıca engellilerin evlenmeleri ve aile kurmaları da diğer insanlara oranla daha güçtür; bu da onların toplumla bütünleşmelerini önemli ölçüde engellemektedir (2). Gerek aile ortamında gerekse kurum yaşamında olsun, engelliler, özel bakım ve gereksinim kümesi oldukları için ya da başka zorlayıcı sebeplerle daha çok ihmal istismar kurbanı olmaktadırlar. Standart Kurallara göre devletler (Kural 9) engellilerin aile yaşamına tam olarak katılmalarını desteklemek durumundadır. Her konuda olduğu gibi bu konuda da ayrımcı uygulamalar olmaması için çaba harcanması gerekmektedir. Evlilik, aile yaşamı ve cinsellik gibi konularda engellilere yönelik olumsuz önyargıların değiştirilmesi gerekmektedir. İstihdam Sorunu Engellilerin toplumla bütünleşmesinin önündeki en önemli engel ise istihdam sorunudur. Çalışmanın gerek bireysel gerekse toplumsal refahın sağlanmasındaki önemi tartışmasız benimsenmektedir. Çalışmayı Özendirmenin hem bireysel hem de toplumsal açıdan sayısız; yararı olduğu söylenebilir. Öte yandan çağdaş anlayışın bir gereği olarak "çalışmak ve işsizlikten korunmak" bir insan hakkı olarak da değerlendirilmektedir (11; 8; 6). İşsizlik ve çalışma yaşamından kaynaklanan sorunlar, engellileri kuşatan sorunlar arasında, adeta diğer sorunların da temeli konumunda olan, bir diğer söyleyişle doğrudan doğruya diğer sorunları doğuran ya da bu sorunların daha şiddetle yaşanmasına neden olacak etkilerde bulunan bir özelliğe sahiptir. Her insanın yapabileceği bir iş vardır ve engelliler de fiziksel ve ruhsal işlevlerinde bir bozulma ya da eksiklik olsa bile, onların bu niteliklerini dikkate alan uygun bir eğitim ve rehabilitasyondan geçirildikleri zaman çalışabilirler, üretime katılabilirler. Çalışmanın, kültürün önemli bir parçası sayıldığı toplumlarda, herkes gibi engelliler de çalışmaya/üretmeye isteklidirler (10). İşsizlik, çok yönlü neden ve sonuçlara sahip bir olgudur. Bu sorunu, yalnız engellilerin değil tüm insanların gündeminde bir sorun olmaktan çıkarmak kuşkusuz en büyük amaç olmalıdır. Genel olarak engellilerin istihdamı ile bağlantılı yaşanan sorunları beş noktada ele almak olanaklıdır (5): 1- Bunlardan ilki ülkemizde, henüz engellileri de gözeten sistemli bir iş analizi ve meslek tanımlaması çalışmasının yapılmamış olmasıdır. Bu gün engellilerin, sahip oldukları engelden kaynaklanan özellikleri ve nitelikleri de dikkate alınarak, hangi işlerde çalışabilecekleri konusunda, elde ciddi bir araştırma, bir çalışma bulunmamaktadır. Engelliler çok sayıda işte, kendi kendilerine yaptıkları girişimlerle çalışma deneyimleri yaratmaktadırlar. Oysa gelişmiş ülkelerde iş analizleri, meslek tanımları son derece önemlidir. Engelliler hangi işleri yapabilir? Bu iş, bu meslek hangi eğitim sürecinden geçildikten sonra yapılabilir? Bu eğitim sürecinin özellikleri ve aşamaları nelerdir?... Bütün bunların ayrıntılarının belirlenmesi gerekir. İş piyasası, eğer belirli niteliklerle donatılmış bir iş gücüne gereksinme duymuyorsa, iş gücünü, bu niteliklerle donatmayı sürdürmek, bir yandan boşa giden emek ve para, diğer yandan da bu niteliklere sahip işgücünün işsizliğine kapı aralamaktır. Yani, her insanı olduğu gibi, engellileri de iş piyasasının özellikleri ve gereksinimleri doğrultusunda eğitmek, özellik kazandırmak ve iş piyasasına hazırlamak gerekir. 2- Engellilerin istihdamını güçleştiren sayısız neden arasında eğitim ve rehabilitasyon konusundaki yetersizlikler büyük yer tutmaktadır Bu gün ülkemizde ne yazık ki engelliler için yeterli eğitim ve rehabilitasyon (mesleki eğitim ve rehabilitasyon dahil) merkezi bulunmamaktadır. 3- İçinde bulunduğumuz iktisadi yapının, engellileri de içerecek bir şekilde düzenlenmemiş olması, işverenlerin engellileri çalıştırmak konusundaki çekingenlikleri ve önyargıları da istihdamın önündeki engeller arasındadır. Bazı işler vardır ki engelliler bunları gerçekten diğer insanlardan daha iyi yapabilmektedir, bunlar kanıtlanmıştır. Toplum bu konuda bilinçli değildir. Bu bilinç olmadığı için de özellikle, işveren kesimi, "acaba yapabilirler mi" kaygısı içerisinde hareket etmektedirler. İşe alınan engellinin o iş ortamında başarılı olabilmesi, üretken olabilmesi için de işyerinde bazı düzenlemeler yapılmalı, önlemler alınmalıdır. Bunlar yapılmadığı zaman da çalışan engellinin işe yaramadığı, üretken olamadığı gibi bir kanaatin oluşmasına kapı aralanmakta; bu da henüz istihdam edilemeyen insanların önüne yeni engeller çıkarmaktadır (12; 15; 10). 4- Bir başka güçlük de engelli istihdamını kolaylaştırmada kullanılan araçların yeterince geliştirilmemiş olması ve uygulanmamasıdır. Dünyanın her yerinde engellilerin, istihdamı ile ilgili bazı kolaylaştırıcı yollar aranmakta ve uygulanmaktadır. Örneğin, kota rejimi başka koşullarda istihdamında güçlük bulunan nüfus kesimleri için kullanılır. Ülkemizde işyerlerinde 1475 sayılı İş Kanunu gereğince %3 oranında engelli istihdamını zorunlu kılan yasal düzenleme vardır. Ayrıca bu uygulama (istihdamda pozitif ayrımcılık) eski hükümlüler, korunmaya muhtaç gençler ve terörle mücadele sırasında yitirilen kamu görevlilerinin yakınları için de uygulanmaktadır. Bunun dışında korunmalı iş yerleri uygulaması vardır. Zaman zaman bu uygulama eleştiri alsa da, halen bazı engelli kümeleri (örneğin ağır zihinsel engelliler) için özellikle önerilmekte ve kullanılmaktadır. Seçilmiş iş yöntemi, bazı işlerin yalnızca engelliler tarafından yapılması (örneğin santral işletmenliğini yalnız görme engelliler tarafından yapılması gibi) için onlara tahsis edilmesidir. Değişik esnek çalışma biçimlerinin (evde çalışma, evde üretim, yarım zamanlı çalışma v.s.) engelliler için özellikle kullanılması da olanaklıdır. 5- Engellilerin istihdamla bağlantılı sorunları istihdam gerçekleştikten sonra da ortaya çıkmakta ve iş yaşamı içinde de sürmektedir. Bu aşamada engelliler sahip oldukları kişisel özellikleri ve nitelikleri ile bağlantılı pek çok sorunla karşılaşmaktadırlar. Bunlar, olumsuz iş ve işyeri koşullarından tutun da, çalıştığı işte karşılaştığı sosyal güvenlik sorunları, yetersiz ücret, işinde ilerleyememe, erken emeklilik gibi sayısız sorunları içeren geniş bir alana yayılmaktadır (10). Standart Kurallar (Kural 7), istihdam konusunda engelliler aleyhine var olan düzenleme ve uygulamaların kaldırılarak engellilerin istihdamını kolaylaştırmayı öngörmektedir. Engellilerin çalışacağı ortamların onların gereksinimlerini karşılayacak şekilde tasarlanıp yapılması, engellilerin istihdamını kolaylaştıracak teknolojik gelişmenin desteklenmesi, istihdama uygun eğitim verilmesi Standart Kurallarda altı çizilen diğer konular arasındadır. Ayrıca, engellilerin çalışması yönünde, toplumdaki önyargıları giderici çalışmalar ve engellilerin istihdamı konusunda kamu ve özel sektör sorumluluğu özellikle vurgulanmaktadır. Bu gün gelinen noktada, engelli istihdamının görünümü genel olarak şudur: Sorun bir yanıyla çok uzun süredir yaşanan, müzminleşerek yapısal bir özellik kazanan, genel işsizlik sorununun bir parçasıdır. Bir yanı ile kendine Özgü özellikler taşımaktadır. Genel işsizlik sorununun bir parçası olarak getirilecek çözüm arayışları bu gerçeği de gözetmek zorundadır. Kendine özgü yanları da özgün çözüm arayışlarını zorunlu kılmaktadır. Bu gün ülkemizde engelli iş gücü arasında işsizlik oranının tam olarak ne olduğu bilinmemektedir. Buna karşın bu oranın %99'lar dolayında olduğu ifade edilmektedir. Bu oran gerçeği yaklaşık ifade ediyor bile olsa, sorunun boyutlarını sergilemeye yeterli görünmektedir. Bu nedenle, kendine özgü yanlarıyla engelli sorunlarının en önemli boyutlarından birini oluşturan engellilerin istihdamı sorunu, sosyal politikanın odağında yer alarak en kısa sürede çözüme kavuşturulmayı beklemektedir. KAYNAK http://turkce1224.blogcu.com/14950531/
ENGELLİLER EĞİTİMDE EŞİTLİK İSTİYOR
KAYNAK: cihan haber ajansı tarih 10.12.2007, 06:40 (UTC)
 Bursa'da düzenlenen konferansta toplumda engellilerin yaşadığı sıkıntılar ele alındı.
Dünya Özürlüler Günü dolayısıyla Bursa'da düzenlenen konferansta toplumda engellilerin yaşadığı sıkıntılar ele alındı.
3 Aralık Dünya Özürlüler Günü, tüm yurtta olduğu gibi Bursa'da da çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Heykel Eğitim Araçları Salonu'nda düzenlenen 'Toplum ve Engelli' konulu konferansta engellilerin eğitim başta olmak üzere toplum içinde yaşadığı sıkıntılar ele alındı. Valilik İl Özürlüler Kurulu tarafından düzenlenen ve Uludağ Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Selçuk Kırlı ve Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fügen Berkay'ın konuşmacı olarak katıldığı konferansta engellilerin yaşadığı sıkıntı ve çözüm yolları ele alındı.

Salonda bulunan engellilerin de sorular yönelttiği konuşmacılar, engellilerin yaşadığı sorunların giderilmesinde öncelikle bu kültürün yerleşmesi gerektiğini belirttiler. Günümüzde henüz birçok yer ve ailede engellilerin gizlendiğine dikkat çeken konuşmacılar, bunun da sorunların giderilmesini engellediği gibi bazı hastalıkların artmasına sebep olduğunu belirtti.

Eğitimde işitme ve konuşma özürlü öğrencilerin büyük zorluklar yaşadığına işaret edilen konferansta, özellikle İngilizce şartı gibi kuralların fırsat eşitliğini ortadan kaldırdığı üzerinde duruldu.
 

ENGELLİ HAKLARI SÖZLEŞMESİ
KAYNAK: www.yasadikca.com tarih 10.12.2007, 06:37 (UTC)
 
TÜRKİYE’NİN İMZALADIĞI ANCAK HALEN TBMM’YE GEL(E)MEYEN BM ENGELLİ HAKLARI SÖZLEŞMESİ’NE NE OLDU?

10.12.07 - 21'inci yüzyılda kabul edilen ilk insan hakları sözleşmesi olarak nitelendirilen, 'Engellilerin Haklarına İlişkin Uluslararası Sözleşme; BM'de düzenlenen bir törenle 80'den fazla ülke tarafından geçen yıl kabul edilmişti. 2005 yılında Özürlüler Yasası’nın TBMM’de kabul edilmesi hükümet tarafından devrim olarak nitelendirilirken geçtiğimiz yıl Baki İlkin’in imzaladığı BM Engelli Hakları Sözleşmesi'nin hala TBMM’ye gelmemesi engellilerin dikkatinden kaçmadı.



BM Sözcülüğünden edinilen bilgiye göre, şu ana dek aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 118 ülke tarafından imzalanan sözleşmeye 10 ülkenin meclisi onay vermiş durumda. Dolayısıyla 10 ülkenin daha onay vermesi durumunda sözleşme yürürlüğe girecek. Müzakereleri 2002 yılında başlayan Sözleşme, 13 Aralık 2006 tarihinde BM Genel Kurulu'nda oylamasız kabul edilmişti. 50 maddeden oluşan Sözleşme, ''genel ilkeler, genel yükümlülükler, eşitlik-ayrımcılık yasağı, erişilebilirlik, eğitim, sağlık, çalışma ve istihdam, siyasi ve kamusal hayata katılım'' gibi çeşitli başlıklar altında engellilerin haklarını ve taraf devletlerin yükümlülüklerini düzenliyor.


Sözleşmenin uygulanmasını denetlemek üzere, ilk aşamada 12 kişiden oluşacak bir komite (Engellilerin Haklarına İlişkin Komite) kurulması öngörülüyor ve sözleşme, taraf devletlere söz konusu komiteye dönemsel raporlar sunma yükümlülüğü getiriyor. Sözleşmeyi onaylayan devletler, ülkelerinde engelli vatandaşların haklarını geliştiren kanunlar çıkarmayı ve önlemler almayı, ayrıca engellilere karşı ayrımcılık yapan kanunları, gelenekleri ve uygulamaları kaldırmayı hedefleyecekler.



Şimdi engelliler dünyaya ve AB’ye büyük gövde gösterisi yapılarak New York BM binasında imzalanan BM Engelli hakları Sözleşmesi’ni Türkiye'nin TBMM’de kabul ederek taraf olmasını bekliyor.




Engelliler ülke genelinde eş zamanlı büyük bir eyleme hazırlanıyor…

Son günlerde yaşanan Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ''Rehberlik Araştırma Merkezleri ve Özel Eğitim Giderlerinin Karşılanması'' konulu genelge’nin yürürlüğe girmesi ile engellilerin bireysel eğitiminde ciddi problemlerin yaşanacak olması, özürlü raporlarındaki oranlara uygulanan kıyımlar, 2022 sayılı yasa mağduriyetinin artması ve daha bir çok benzer önemli problemler karşısında bunalan ve çaresizlik içinde çare biziz diyen engellilerin büyük bir tepkiyle cevap vermek ve haklarının elinden alınarak yasaya rağmen büyük bir ayrımcılıkla karşı karşıya geldikleri gerçekleri karşısında büyük bir eylem hazırlığı içinde oldukları da gelen haberler arasında.



Bu süreç içinde hükümetin atacağı adımlar engellileri durdurabilecek mi? Cevabını birlikte göreceğiz.
 

ENGELLİLER ÇALIŞIYOR
KAYNAK: Birgün gazetesi tarih 10.12.2007, 06:33 (UTC)
 Türkiye ve Hollanda işbirliğiyle yürütülen Mat-ra Programı kapsamında uygulanan "Engelliler Çalışıyor" projesi, Denizli'de hayata geçirildi. Denizli Valisi Hasan Canpolat, Denizli Polisevi'nde düzenlenen törende, proje kapsamında engellilere eşit imkânlar sağlanacağını söyledi. Engelliler konusunda ne kadar çalışma yapılsa az olacağını belirten Canpolat, "Sosyal hizmetlerin engellilere karşı verdiği hizmet, bir gönül işidir. Gönülsüz insanlar bu konuda başarılı olamazlar" dedi. Canpolat, Denizli Belediyesi ve sivil toplum kuruluşlarının sosyal hizmetler alanında yaptığı çalışmaların takdire şayan olduğunu, kent genelinde engellilere yönelik eğitim kurumları konusunda eksik bulunmadığını sözlerine ekledi.

'POZİTİF AYRIMCILIK UYGULUYORUZ'
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Genel Müdürü İsmail Barış da yerel yönetimlerin sosyal hizmetlere destek verdiği şehirlerde bu konuda çok yol katedildiğini bildirdi. Workability International Europe Genel Başkanı Hans Vrind ise Avrupa Engelliler Forumu adı altında engellilere hizmet sunduklarını belirterek, "Avrupa'da i milyon 250 bin engelliyi işe yerleştirdik. 100 üyemiz çeşitli kıtalarda çalışmalar yapıyor. Amacımız engellilere de sağlıklı kişilerle aynı imkânı tanımak" şeklinde konuştu.

Hollanda Büyükelçiliği Sosyal Hizmetler Ateşe-si Josinta Von Foterskott da amaçlarının Matra Projesi çerçevesinde AB'nin değerlerini Türkiye'ye tanıtmak ve Türkiye'yi bu çalışma kapsamında AB'ye daha da yakınlaştırmak olduğunu kaydetti. Denizli Belediye Başkanı Nihat Zeybekci de belediye olarak engelli vatandaşlara karşı farklı bir yaklaşım sergilediklerini, engellilerin çalışarak mutlu olmaları için ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini bildirdi.Konuşmaların ardından Workability International Europe Genel Başkanı Vrind, Zeybekci'ye üyelik belgesi verdi.

700 bin avroluk projeyi 19 kurum destekliyor
HOLLANDA Dışişleri Bakanlığı Matra programı kapsamında finanse edilen "Engelliler Çalışıyor" projesiyle fiziksel engelli vatandaşların yetenekleri ve ilgi alanları doğrultusunda meslek edinmelerinin yanı sıra Denizli'nin iş gücü ihtiyacının, nitelikli eleman yetiştirilerek karşılanması hedefleniyor. Denizli Beledi-yesi'nin yerel koordinatörlüğünü üstlendiği 700 bin avroluk projeyi Denizli'den 10, Hollanda'dan ise 9 kurum destekleyecek. 3 yıl boyunca devam edecek proje kapsamında teste tabii tutulan 250 fiziksel engelli kişiden 180'i mesleki eğitim alacak. Proje sonunda 60 kişiye istihdam sağlanması öngörülüyor.


 

ÖZÜRLÜ HAKLARI
KAYNAK: www.sosyalhizmetuzmani.org tarih 10.12.2007, 06:24 (UTC)
 1 Devlet tiyatroları, gösterilerini özürlülere ücretsiz sunmaktadır.
2. Türk hava yolları ile seyahat halinde belirlenen esaslar doğrultusunda özürlüler %40 indirimden yararlanabilir.
3. Devlet Demir Yolları ana hat yolcu trenleri ile seyahat halinde özürlüler %20 indirimden yararlanabilir.
4. Telsim (Cep Özel Engelliler) - Turkcell (Destekcell) Cep Telefonlarında Görüşme Ücretinden İndirimli Olarak Yararlanılabilir.
5. Türk Standardları Enstitüsü ile birlikte özürlüler için özel düzenlemeleri içeren standartlar hazırlanmaktadır.
6. Özürlülerle ilgili sivil toplum örgütleri, 2908 sayılı kanuna göre dernekler, federasyonlar ve konfederasyon şeklinde örgütlenmiştir.
7. Özürlülerin profesyonel olarak spor yapmaları için devlet bakanlığına bağlı özürlüler spor federasyonları vardır.
8. Oy kullanırken seçim kurullarının özürlüler için düzenleme yapmaları gerekmektedir. (572 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname Madde 26-27)
9. Belediyeler 572 sayılı kanun hükmünde kararname gereğince özürlülere uygun düzenlemeleri standartlara uygun olarak yapmak zorundadır. (572 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname Madde 3-4)
10. Belediyeler toplu taşıma araçlarından özürlüleri ücretsiz veya indirimli olarak yararlandırmak zorundadır. (572 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname Madde 3-4)
11. 1580 Sayılı Belediyeler ve 3030 sayılı Büyükşehir Belediyeleri Yasası, belediyelere ait ve belediyeler tarafından işletilen veya kiraya verilen büfeler, otoparklar gibi işyerlerinin özürlüler tarafından işletilmesi konusunda kolaylık getirmiştir. (572 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname Madde 3-4)
12. 18 yaşını bitirmiş ve herhangi bir yerden geliri olmayanlar emekli sandığına veya bulunduğu yerdeki valilik veya kaymakamlık makamlarına başvuru yaparak 2022 sayılı yasa gereğince aylık bağlanmasını talep edebilir.
13. Özürlülerin kullandığı araç ve gereçler il ve ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları tarafından karşılanabilmektedir. (572 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname Madde 17)
14. İmar Mevzuatına ulaşılabilirlikle (fiziksel engellerin kaldırılmasıyla) ilgili hükümler eklenmiştir. buna göre, kaldırımlar, yaya yolları, konutlar ve umumi binalar özürlülerin ulaşabilirliğine uygun olarak yapılmak durumundadır.
15. Özürlüler H sınıfı sürücü belgesi alarak özel tertibatlı araç kullanabilirler.
16. H sınıfı sürücü belgesine sahip olan özürlüler yurt içinden aldıkları özel tertibatlı otomobillerde, katma değer vergisi indiriminden yararlanmakta ve taşıt alım vergisinden muaf tutulmaktadır.
17. H sınıfı sürücü belgesi olan özürlülerden uygun şartları taşıyanların yurt dışından getirtecekleri özel tertibatlı otomobiller için gümrük vergisi muafiyeti vardır.
18. El ve ayak fonksiyonunu tamamen yitirmiş bulunan özürlülerin yurt dışından getirtecekleri özel tertibatlı minibüsler gümrük vergisinden muaftır.
19. Sosyal Güvenlik kuruluşlarınca karşılanan araç ve gereçlerin standartlara uygun olarak sağlanması gerekmektedir. (572 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname Madde 20-22-23)
20. özürlü çocuğun resmi veya özel eğitim merkezlerinde aldıkları gelişim ve eğitime ilişkin giderlerin bir kısmı çalışılan kurum, emekli sandığı ve sosyal sigortalar kurumu tarafından bütçe uygulama talimatları çerçevesinde karşılanmaktadır. emekli sandığına ve sosyal sigortalar kurumu’na bağlı kişilerin çocuklarının özel eğitimleri için 2002 yılı itibarı ile en fazla 245 milyon tl eğitim yardımı yapılmaktadır.
21. Yükseköğretim kurumuna girmeye hak kazanan ve kayıt yaptırarak öğretime başlayan öğrenci ilk yılında bulunduğu ilin valiliği bünyesindeki sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfı’na başvurması durumunda, başbakanlık bursundan yararlandırılır.. ayrıca yardımcı ders araç gereçlerinin temini konusunda özürlü öğrenciye destek verilmektedir.
22. Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğünün öğrenci yurtlarından özürlü öğrenciler istemde bulunmaları halinde yararlanabilmektedirler.
23. Kredi ve Yurtlar Kurumu tarafından uygulanan harç ve öğrenim kredisi tahsisinde %40 ve üzerinde özürlü olduğunu belgeleyenlere öncelik tanımakta ve harç kredisinin geri ödenmesinde yönetim kurulu kararı ile %50 indirim yapılmaktadır.
24. 2002/58 Sayılı Başbakanlık Genelgesi, özürlülere yönelik bir çok düzenlemenin uygulanmasını içermektedir.
25. 4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 7. maddesine göre, II sayılı listedeki kayıt ve tescile tabi mallardan, münhasıran aracı sakatlığına uygun hareket ettirici özel tertibatı bulunanların malul ve sakatlar tarafından beş yılda bir defaya mahsus olarak bizzat kullanılmak üzere ve %90 ve üstü oranda raporu bulunan tüm özürlüler yeni otomobil ve bir kısım ticari araçlarda ö.t.v.’den muaftırlar
26. 197 Sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu’nun 4. maddesine göre, bizzat maluller tarafından kullanılan ve %90 ve üstü oranda raporu bulunan tüm özürlüler motorlu taşıtlar vergisinden müstesnadır.
27. Serbest meslek erbabı ve ücretli çalışan özürlü vatandaşlarımız ile kendisi özürlü olmasa bile ailesinde özürlü kişi bulunan serbest meslek erbabı ile ücretliler vergi indiriminden yararlanırlar
28. Kamu kurumlarının sakat memur çalıştırma yükümlülüklerinin yerine getirilmesinin takip ve denetiminden Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı sorumlu ve yetkilidir
29. Kurumlarca özürlü vatandaşlarımıza ayrılan boş devlet memuru kadroları için her yılın Nisan-Mayıs, Temmuz-Ağustos veya Ekim-Kasım dönemlerinde sınav açılmaktadır
30. Sınav duyuruları Devlet Personel Başkanlığı tarafından resmi gazetede, tirajı yüksek ulusal gazetelerde ve TRT Televizyon ve radyo kanalları aracılığıyla yapılmaktadır.kurumlar sınav duyurularında işin özelliği gerektirmediği sürece özür grupları arasında bir ayrım yapamayacağı gibi özür oranında da üst sınır getiremeyeceklerdir.
31. Sınavlarda özürün özelliğine göre kurumların refakatçi bulundurması gereklidir. Ayrıca özür grupları dikkate alınarak sınav sorusu hazırlamak ve değerlendirmek üzere özel sınav kurulu oluşturulur
32. İşverenlerin belirli bir mesleği olan özürlüleri öncelikle meslekleri ile ilgili işlerde çalıştırmaları gerekmektedir
33. Kurum ve kuruluşlar çalışma yerlerini özürlü vatandaşlarımızın çalışmasını kolaylaştıracak şekilde düzenlemek gerekli tedbirleri almak ve özürlü vatandaşlarımızın çalışmaları ile ilgili özel araç ve gereçleri temin etmek zorundadır
34. Ülkemizde özürlü vatandaşlarımız için Türkiye iş Kurumu, Halk Eğitim Merkezleri, Mesleki Eğitim Merkezleri, Özel Dershaneler, Belediyeler ve özürlülerle ilgili dernek ve vakıflar tarafından meslek edindirme kursları açılmaktadır
35. Özürlü vatandaşlarımızın çalıştığı kamu kurum ve kuruluşu özelleştirme kapsamındaysa, kapatma ve tasfiye halleri dışında özürlü vatandaşlarımız işten çıkartılamaz


 

ENGELLİNİN ÇALIŞMA HAKKI
KAYNAK: www.sosyalhizmetuzmani.org tarih 10.12.2007, 06:13 (UTC)
 Aşağıdaki kurumlar % 3 oranında engelli çalıştırmak zorundadır:

- Genel ve katma bütçeli daireler
- İl özel idareleri ve belediyeler
- Kefalet sandıkları, döner sermayeli kuruluşlar
- Sermayesinin yarısından fazlası devlete ait olan bankalar
- Hususi kanunlarla kurulmuş banka ve teşekküller

Engelli açık kontenjanının doldurulmaması halinde engelli istihdam etmeyen kamu kurum ve kuruluşları için yükümlülüğün dolduğu tarihten yükümlülüklerini yerine getirecekleri tarihe kadar her engelli açık kontenjanı her ay itibarı ile 1475 Sayılı İş Kanununun 98/c maddesindeki para cezası uygulanır.
(30 Mayıs 1997 tarihinde Bakanlar Kurulunca alınan karara göre 1475 sayılı İş Kanunu'nun 25. Maddesinin a fıkrasının 1. bendinde zorunlu engelli çalıştırma oranı belirtilmiştir.)
Engellinin işyerindeki hakları:

* Bir iş yerinden malulen ayrılmak zorunda kalıp da sonradan maluliyeti ortadan kalkan engelli işçiler, eski iş yerlerine alınmalarını istedikleri takdirde iş veren kadroda boşluk varsa derhal, yoksa boşalan ilk kadroda kendilerine şans tanımalıdır.

* Bir iş yerinde çalışırken iş kazası nedeniyle sakatlanan kişilerin öncelik hakkı vardır. İş veren, bu işçisini sakat kadrosunda öncelikle çalıştırmakla yükümlüdür. Çalıştığı iş yerinde sakatlananlar, durumlarını tescil için İş ve İşçi Bulma Kurumuna başvurabilirler.

* Engellilik dereceleri % 40'ın üzerindeyken işe girip de daha sonra durumlarında bir iyileşme görülerek dereceleri % 40'ın altına düşenler engelli kadrosunda çalışmaya devam ederler.

* Bu hükümlere aykırı hareket eden, özürlü işçi çalıştırmayan iş verene çalıştırmadığı her ay için para cezası verilir.

Engellilerin emekli olma ve kendilerine malul aylığı bağlanma şartları

* 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu' na tabi olarak işe girenler;

- Çalışma gücünün en az %40'ını kaybettiğini belgeleyerek özürlü olarak işe girmiş olanlar, en az 15 (on beş) yıl fiili hizmet süresini doldurdukları takdirde istekleri üzerine emekliye ayrılabilirler (39. maddenin J Bendi).

- 5434 sayılı Kanuna tabi olarak çalışırken herhangi bir hastalık veya kaza sonucu çalışma gücünü kaybederek (hayatını çalışarak kazanamayacak derecede) malul duruma düşenlere 10 yıllık emekliliğe tabi hizmetleri olmaları halinde aylık bağlanır.

Yukarıda 1. ve 2. Maddelerde bahsi geçenlerin ölmeleri halinde dul ve yetimlerine de Sandıkça aylık bağlanır (madde 53).

- 5 sene emekliliğe esas bir hizmette bulunmak şartıyla tedavisi mümkün olmayacak bir şekilde malul duruma düşen adi malullere 15 sene hizmetleri varmış gibi aylık bağlanır. Ancak bu aylıklar dul ve yetimlere intikal etmez (53. maddenin son paragrafı).

- 5434 sayılı Yasaya tabi olarak çalışırken (en az 5 yıl fiili hizmeti olmak kaydıyla) veya 5434 sayılı Yasaya göre emeklilik hakkını kazanmış yada emekli aylığı alırken ölmüş olanların yaşları ne olursa olsun malul ve muhtaç erkek çocuklarına emekli aylığı bağlanır (74. Madde).

* 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'na tabi olarak işe girenler;

- Sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce malul sayılmayı gerektirecek derecede hastalık ve arızası bulunan ve bu nedenle malullük aylığından yararlanamayan veya Sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durumda olan sigortalılar, yaşları ne olursa olsun, en az 3600 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları pirimi ödenmiş olmak şartıyla yaşlılık aylığından yararlanırlar (60. maddenin C bendinin a ve b fıkraları).

- Malul sayılanlara (çalışma gücünün 2/3'ünü ya da iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60'ını yitirdikleri resmi sağlık kurulu raporuyla saptanan) emekli aylığı bağlanabilmesi için toplam 1800 gün ve en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, sigortalılık süresinin her yılı için ortalama 180 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası pirimi ödenmiş olması gerekmektedir (54. maddenin C Fıkrası).

- 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı çalışırken (en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup sigortalılık süresinin her yılı için ortalama 180 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası pirimi ödenmiş olması kaydı ile) yaşlılık aylığı almaya hak kazanmış veya yaşlılık aylığı alırken, ölenlerin malul ve muhtaç erkek çocuklarına (Sosyal Sigortaya yahut Emekli Sandığına tabi çalışmalarından dolayı gelir ve aylık almama şartıyla) aylık bağlanır (23.maddenin C Bendinin b Fıkrasının V. Paragrafı ve 68. maddenin C Bendinin b Fıkrasının V. Paragrafı).

* 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu'na tabi olarak çalışanlar;

- Çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirerek malul duruma düşenlere en az 5 (beş) tam yıl Bağ-Kur primi ödemiş olmaları ve yazılı istekte bulunmaları şartıyla malullük aylığı bağlanır
(29. Madde).

- Bağ-Kur'da fiili sigortalılığı devam ederken bir iş kazası veya meslek hastalığı sonucu çalışma gücünün en az üçte ikisini kaybedenler için 5 yıl sigorta primi ödenmiş

olma şartı aranmaz.

- En az 3 (üç) tam yıl Bağ-Kur pirimi ödemiş olmaları şartıyla ölen Bağ-Kurlunun veya 5 (beş) tam yıl Bağ-Kur pirimi ödeyerek malulen emekli olduktan sonra ölen yada herhangi bir şekilde yaşlılık aylığını hak eden yada yaşlılık aylığı alırken ölen Bağ-Kurlunun malul ve muhtaç erkek çocuklarına aylık bağlanır (Madde 41).

* 2022 Sayılı Kanun'a göre Sakatlık ve Malullük Aylığı;

Sakatlık aylığı: Çalışma ve iş görme gücünün %40 ile %70 arasında kaybetmiş muhtaç sakatlara bağlanan aylıklardır. Aylık bağlanabilmesi için 18 yaşını doldurmuş olmak, çalışma ve iş görme gücünü en az %40 oranında kaybettiklerini tam teşekküllü hastanelerden alacakları sağlık kurulu raporu ile kanıtlamaları gerekmektedir.

Malullük aylığı: Çalışma ve iş görme gücünü %70'in üzerinde kaybetmiş muhtaç sakatlara bağlanan aylıklardır. 18 yaşını doldurmuş olmak, başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek şekilde malul olduğunu tam teşekküllü hastanelerden alacakları sağlık kurulu raporu ile kanıtlamaları gerekmektedir.

Aylıkların Bağlanma Şartları:

a) T.C. vatandaşı olmak,
b) Muhtaç olmak,
c) Bağlanacak aylık miktarına eşit veya fazla devamlı gelir sağlayamamak,
d) Kendisine kanunen bakmakla yükümlü kimsesi olmamak.

Aylık Bağlanması İçin Gerekli Belgeler:

a) 2022 sayılı kanuna göre başvuru formu (Bu formda yer alan; aylık istek dilekçesi ile mal bildirim belgesi kişi tarafından doldurulacaktır. Muhtaçlık belgesi ve vukuatlı nüfus kayıt örneği, ikametgah ilmuhaberi bölümleri ise yetkililerce imzalanacak ve mühürlenecektir.)

b) Sağlık Kurulu Raporu (Mal Müdürlüğü tarafından sevk edilen bir hastaneden)

c) Üç adet fotoğraf

Bu belgelerle Emekli Sandığı veya valilik ya da kaymakamlık makamlarına başvurulur.

Aylığı almakta olan aile reisinin aylığı; eşinin de bu aylığı hak etmesi halinde veya bu aylığı alma hakkına sahip biriyle evlenmesi durumunda %50 oranında artırılmaktadır. 2022 sayılı Yasaya göre aylıklar üç ayda bir peşin olarak alınır. Aylık bağlananlar devlet hastanelerinde ücretsiz tedavi görürler.
 

<- Geri  1  2 

Devam->

SAHNELER
Umutlarla sevgiler
Hayal ile gerçekler
Dramlar komediler
İzlenir sahnelerde

Sahnede oyuncular
Alıp bizi götürür
Güldürür düşündürür
Düşündürür güldürür

Orda bir başka yaşam
Yaşanır çoğu akşam
Başarılı bölümler
Alkışlanır her akşam

Dünyanın her yerinde
On binlerce sahnede
Sorunlar mutluluklar
İzlenir sahnelerde

Erol YAVUZ
Tiyatro

Meşakkatli hayatta, dramlı bir perdeden,
Senaryosu yazılmış, en baştaki roldeyim...
Süzülüp geçiyorken, çile yüklü haddeden,
İnceldikçe tel gibi, kopacak bir haldeyim...

Sahne dışı ne varsa, kırılıyor handeden,
Kader çizmiş oynarım, en aşağı raddeden,
Her sevgi geçiriyor, yüreğimi rendeden,
Sürüldükçe ufalır, kadir bilmez eldeyim...

Tek kişilik bir oyun, figüranı maddeden,
Yorulsan da kaçış yok, öngörülen uhdeden,
Seyircisi habersiz, vurulduğum kündeden,
Sol yanım sılasında, kendim gurbet eldeyim...

Metin Yıldırım
Tiyatro

Bu dünya bir tiyatro,
Hepimiz birer aktörüz.
Kendimiz yazıyoruz, bir senaryo,
Gene kendimiz oynuyoruz.
Yarabbi biz deli miyiz neyiz?
Kendi kendimizi alkışlıyoruz.

Mehmet Şükrü Baş
Tiyatro

Perde açıldığı zaman
Yeni bir kişilik siner üzerime
Ya kızını kaybetmiş bir annedir
Sahnede sunduğum
Ya da sokağa düşmüş bir yosma
Ya da herhangi bir konu
İşte bu sahnedir
Yüreğime koyduğum
Fazla beklentim yoktur
Çıkar oynumu oynarım
Beni tek yürekte tutan ve ayakta tutan
Sizin değerli alkışlarınız.

Çiğdem Akar
Engellilerin en büyük engeli insanlarız biz. Engellileri daha iyi anlaya bilmek için sadece 1 dakika için kendimizi onların yerine koyalım, sonrada yaşamda onlara engel olan engelleri ortadan kaldıralım. Siz hiç gözlerinizi bağlayıp annenizi görmeyi denediniz mi? Siz hiç kendinizi onların yerine koyup günlük ihtiyaçlarından birini, bir yerden bir yerden bir yerden yapmayı denediniz mi?
 
Bu.siteyi 32145 ziyaretçi gördü
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol